Normal hayatta nasılsam, buralarda da öyleyim. Maskelerimi ve duvarlarımı yıktığımı düşünüyorum. Tabi bu bazen beni oldukça rahatsız ediyor. Çünkü zor. Dünya kötü. İnsanlar acımasız. Yumuşak gördükleri her eti cimciklemek istiyorlar gibi.
Konuya dönelim. Benimle tanışan insanların ilk izlenimleri, genelde deli olduğum yönünde. Hızlı konuşup, fazla hareket ettiğimden sanırım. Hoş, pek normal biri olduğum da söylenemez. HEHE. Tanıdıkça diğer insanlardan çok farklı biri olduğumu keşfettiklerini söylerler ama. Daha çok severler. Yalan yok, bazen fazla bilgisel konuştuğumdan, sevdiklerimi sıktığım olur. Yani bence zekiyim. Ama sıkılmalarının sebebi bu değil, öğrendiğim şeyleri münazara etmeyi sevdiğimden.
Tabi herkes beni sevmez. Öyle sevilecek biri değilim bence. Mükemmel de değilim. Kusurlarım var. Zor biriyim ayrıca. İnatçıyım. Tahammül edebilen kalıyor sanırım. Edemeyen de gidiyor. Öyle.
Bazen sabahtan akşama kadar sarmala alıp bir müziği dinlediğim olur. Odaklanmam gereken, yada bastırmam gereken düşüncelerim olduğunda yaparım bunu. Bir arkadaşım, birlikte yaptığımız şehirlerarası yolculukta sırf bu yüzden bileklerini kesecek noktaya gelmişti.
Neyse. Kendimi tanıtmaya; kendimle ilgili konuşmaya çok alışık değilim. Ruhum bedenimi, bedenim ruhumu bilir. Başkasının bilmesini istemem. Hala kabul edemediğim şeyler var. O yüzden bu yazdıklarım bile fazla bence. Neyse. Merak eden beni
berry'e sorabilir. Kendisiyle yıllardır süregelen seviyeli bir dostluğumuz var. Üniversite 1. sınıfta başlayan arkadaşlığımız, zamanla çok tatlı bir dostluğa dönüştü. Daim olsun.
Seni sinir etmeyi bir miktar seviyorum, sevgili Emre Mor >
berry